top of page

İLK İŞ ANISI İLE BAŞLAYALIM

İlk iş deneyimim 13 yaşımdayken, rahmetli küçük teyzemin işlettiği ve 2 numaralı teyzeme ait olan Bodrum Asarlık'ta bulunan bir bungalov otelinin restoranında garsonluktu. Halen hatırlarım; 3 büyük kuzen biri Alman lisesine gittiği için Alman misafirlere bakıyor, diğeri İngilizce eğitim gördüğü için İngiliz misafirlere, ben de Fransız lisesine gittiğim için Fransız misafirlere bakıyordum. Öğleden sonra bazen de Fransız bir aileye baby sitter olarak yardım ederdim. Sabahtan günün menülerini kendi yabancı dillerimize çevirirdik, bazen sözlüklere baktığımız da doğrudur. Ama kırmadan dökmeden 2 tane 13 yaş erkek çocuğu ve 1 adet 14 yaş kız çocuğu tüm yaz neredeyse restoranı çevirmiştik. Ha nedeni daha komikti; restoranda çalışan erkek garsonların hepsi askere alınmıştı aynı anda:)  

Tabi bu ilk anı aslında ilk çalışma anısı gibi olsa da, o yaşlarda Efes Pilsen (şimdiki adı ile Anadolu Efes) Minik B takımında oynadığım için aslında sabah 8de okula git, çıkınca Kızıltoprak'tan servisle Merter'e git antrenman yap, hafta sonları bazen çift antrenman hatta, akşam eve gel 23,00 da ders çalışmaya devam et, yat, ertesi sabah kalk aynı şekilde devam tekrar... Buna da aslında bir iş hayatı gözü ile bakmak lazım hem de uzun saatleri kapsayan... Bu arada antrenman bitimi fabrikada yemek yiyip, kulüp asbaşkanının odasında zorla ders çalıştırılmaya yönlendirilmek. Çünkü rahmetli kendisi de benim okulumdan mezundu ve dedemin de arkadaşıydı ki dedemin kendisi de bizim okulun eski efsanevi beden eğitimi öğretmeni olunca, sıkıysa ders çalışma...

Bir gün ise kulüpten ya okuduğun okul ya bizim kulüp diye seçime zorlanacağımı bilmeden ve yetiştiğim kulübe veda etmek zorunda kalacağımı hiç hayal bile etmeden geçirdiğim 8 sene... Bu da ayrı bir anekdot zamanı gelince yazacağım.

OKURKEN ÇALIŞMAKDI
BENİMKİ

BENİM

YAZLARI DA REHBERLİK
İTİNA İLE YAPILDI

 

Şimdi rehberlik deyince hemen aklınıza turistik gezi rehberliği gelmesin diyeceğim ama onu da yaptım. Fakat bir kez, o da bana anı olarak yetti zaten. Yaz aylarında rahmetli kuzenimin de etkisi, zorlaması ile aslında bana çok şey katan, konferans ve organizasyon rehberliği yapıyordum. Bu hem yabancı dillerimi geliştirmemi sağladı, hem de ileride kuracağım şirketimle başarılı organizasyonlar yapmak için gözlem yapmış ve tecrübe kazanmış olamama vesile oldu. Tabii o sıralar ileride böyle bir şey gerçekleştireceğimi bilmeden bu işleri yapıyordum. Fakat birçok tıp ve iş alanı konferanslarında karşılama, ve kayıt, concierge gibi hizmetleri yaparak o anda kendime hayatımla ilgili çok ciddi bir tecrübe kazandırdığımın farkında idim.  Tur rehberliği kısmı ise trajikomik bir başarı hikayesidir, o da ayrı bir anekdot konusu olarak aklımızda bulunsun.

GENEL OLARAK HERHANGİ BİR İŞ İLE İLGİLİ DÜŞÜNCEM İSE ŞUDUR;

BEN YETENEĞE ÇOK İNANMAM, TEK İNANDIĞIM ŞEY ÇOK ÇALIŞMAKTIR. 

RESTAURANT MANAGEMENT

Covid sonrası hatta sonlarına doğru tam bitmeden hayat beni çok yaşamak istediğim İspanya'ya doğru götürdü. 4 yıl çok ciddi tecrübeler edindiğim, kendimde bildiğim, gördüğüm gücün çok daha üstünde güce, öz değere, özgüvene ve kendimle ilgili farkındalığa vardığım bir hayat yaşadım. İspanya muhteşem bir ülke, insanları Türklere çok yakın... Yapılan araştırmalar Türk DNA'sına en yakın 2 ülkenin İtalya ve İspanya olduğunu gösteriyor. İspanyollar İtalyanlara göre daha sakin daha yavaş bir hayat sürüyorlar. Devamlı bir fiesta ve siesta mevcut :)  Bu yolculuğun bir anında yaşadığım ama geldiğini gördüğüm, o yüzden hazır olduğum bir hayal kırıklığı ise bana şunu öğretti. Ben buraya neden geldim? 1- Burada yaşadıklarımı yaşamak öğrenmek, tecrübe etmek 2- Bu yolculukta yaşadıklarım beni her anlamda devamında gelecek bir şeylere hazırlayacak, gözünü dört aç.

Örnek 1- Yaşadığım kasabada (Tarifa-Cadiz) dili geliştirmek için bir restoranda çalışmaya başladım ve mutfak hariç her alanında çalıştım. Ve İstanbul'da 1 yıldır çok iyi bir restoranlarda İşletme Müdürü olarak başarılı bir kariyer yaratmak için uğraşıyorum ve sanırım başarıyoruz da:)  

Ve bunun farkındalığına eriştikten sonra her olayın her anın bana ileride getirebileceği olasılıklar için üzülmek yerine mutlu oluyorum.

Hayatta şu düsturu edinirseniz başarı ve mutluluk kaçınılmaz: Her biten bir şeyin yerine daha iyisi hayatınıza giriyor.

İspanya maceraları hem iş olarak hem de hayat olarak yazılmaya devam edecek, takip edin;)

bottom of page